20 Haziran 2012 Çarşamba

Johnny Depp yeniden bekarlar kulübünde!


Johnny Depp ve fransız şarkıcı/oyuncu eşi Vanessa Paradis’in 14 yıl süren birlikteliği sona erdi.
49 yaşındaki Johnny Depp ve 39 yaşındaki Vanessa Paradis’in birlikteliklerinden 11 yaşındaki Lily ve 9 yaşındaki Jack isimli 2 çocuğu bulunuyor. İkili basın açıklamasında arkadaşça ayrıldıklarını özellikle belirttiler.

Sevdiğim sahneler -Wristcutters: A Love Story-

Bilekkesenler: Bir Aşk Hikayesi 2006 yapımı romantik-komedi desen değil, aşk desen değil, macera desen değil türünden bir film.. Kesin olan bir şey var ki o da izlerken başka bir dünyada gibi hissediyorsunuz ki zaten film başka bir dünyada geçiyor. Biraz karanlık, biraz kasvetli ama nolursa olsun yine aşkın olduğu bir dünyada..

Aşk acısı çok güzel tasvir edilmiş filmde, asık suratlar, mutsuz ifadeler, gülerken bile ağlayan gözler, ama o acının içinden bile yine doğuyor aşk.. Ölüyken bile sevebiliyor insan yeniden!

Bu arada ne yalan söyliyim, kız epey güzel! İlk izlediğimde saçlarımı kısacık kestirmeye karar vermiştim, şimdi de verdim ama vazgeçmem yüksek olasılık=)

16 Mayıs 2012 Çarşamba

"Ah, hayır, biliyorum, o makinayı yapamadılar.."




Yönetmen olsaydım eğer, 3 kitabı sinemaya uyarlardım..

Başucumda Müzik;

"Aşık oldum. kabullendim, teslim oldum. o aşktan vazgeçmek zorunda kaldığımda ise hayat bıraktığım gibi değildi. Yeni görüşlerim oluştu. Hiçbir şeye şaşırmayan, hiçbir şeyden emin olmayan, düşünürken bile eskisi gibi düşünemeyen biri oldum. Sıfırdan öğreniyordum her şeyi. aşkı, sevgiyi, dostluğu da... Çok yorucu bir şey bu."

"Hep şaştılar, herkes.. Bütün hayatım boyunca arkamdan gelen o dedikoduları duydum. nereye girsem sanki birdenbire konuşmaların kesildiğini anladım. Ama anlamadıkları şuydu; bazı insanlar hayatlarını kendi istedikleri gibi kurarlar. Geri kalanlarsa onların yaptıklarını birbirlerine anlatıp dururlar. Ben başkalarının hayatlarını anlatarak ömrümü geçirmek istemedim. Varsın başkalarını benim hayatımı anlatsın.."

"Ah, hayır, biliyorum, o makinayı yapamadılar.."

Kürk Mantolu Madonna

"Kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum. Kaybedilen en kiymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, 'bu böyle olmayabilirdi!' düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır."

"Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize bizim aklımıza hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkıyordu. Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk."

İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.

"Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğumuzu zannetmektir ki, ne kendimiz bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur."

Masumiyet Müzesi

"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.”

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Dünyanın belgeseli geliyor


                                            
İstanbul Belgesel Günleri, 1 - 6 Haziran’da özel bir programla 5. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Dünyanın en nitelikli belgesellerinden oluşan seçkileriyle Türkiye’deki film festivalleri içinde özel bir yer edinen etkinlik, 2012 programıyla da belgesel alanında yeni ufuklara açılıyor.
Bugüne kadar belgesel sinemanın pek çok ustasını ağırlayan DOCUMENTARIST’in bu yılki onur konuğu çağımızın en önemli belgeselcilerinden olan Heddy Honigmann. “Metal ve Melankoli”, “O Amor Natural”, “Yeraltı Orkestrası”, “El Olvido” gibi klasikleşmiş filmlerinin yer alacağı geniş kapsamlı bir retrospektifle İstanbul’da ağırlanacak olan yönetmen festivalde bir de ‘sinema dersi’ verecek.
Dünya çapındaki belgeselci, yapımcı ve festival temsilcilerini İstanbul’a taşıyan DOCUMENTARIST, yerli ve yabancı belgeselciler için bir buluşma platformu olma misyonunu bu yıl da sürdürüyor. Honigmann bölümünün yanısıra festival programı bu yıl, dünyanının gündemine oturan bir coğrafyayı daha yakından tanımaya yardımcı olacak filmlerin buluştuğu Arap Dünyası: Değişim Rüzgarları, komşumuzun içinden geçtiği zorlu sürece ayna tutan filmlerin ağırlıkta olduğu Yunanistan: Komşuda Pişen, bellek ve belgesel sinema ilişkisini tartışılacağı Belleği Belgelemek, müzikle sinemanın mutlu birlikteliğine örnek oluşturan filmlerden oluşan Müzik Belgeselleri gibi bölümlere dağılmış 90’a yakın fimden oluşuyor. DOCUMENTARIST 2012 programında Cannes, Berlinale, IDFA, DOK Leipzig, CPH:DOX, Jihlava gibi festivallerden seçilen en yeni ve bol ödüllü filmlerin yanısıra, “Sınırın Ötesi” (Step Across the Border) gibi klasikler de yerini alacak. Festivalde, Avrupa’daki saygın sinema okullarından Prag merkezli FAMU da, öğrencilerinin ürettiği filmler ve konuklarıyla özel bir bölüme konuk olacak. Festival haftası boyunca ayrıca programdaki temalara ilişkin atölye, panel, söyleşi, özel gösterim ve sergi gibi pek çok yan etkinlik gerçekleştirilecek.

Hollanda Başkonsolosluğu’nun desteğiyle 2010’dan beri verilen ve yönetmenlerin ilk ve ikinci filmlerine açık olan Documentarist Yeni Yetenek Ödülü de, üçüncü kez sahibini bulacak. Festival pek çok yan etkinliğin yanısıra, ilk etabı Mart ayında gerçekleştirilen, John Appel ve Jeroen Berkvens eğitmenliğindeki Yaratıcı Belgesel Geliştirme Atölyesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Atölyede, Türkiye’den seçilerek geliştirilen 7 projeye uluslararası yapım olanakları yaratılmaya çalışılacak, bazı projeler yurtdışındaki festivallere davet edilecek.
DOCUMENTARIST - 5. İstanbul Belgesel Günleri’nin gösterim ve etkinlikleri, 1-6 Haziran 2012 tarihlerinde Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, Aynalı Geçit Sinema Salonu, SALT Beyoğlu ve Romanya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Hayatın içinden unuttuğumuz gerçekler!

Savaş Fotoğrafçısı (War Photographer), dünyaca ünlü savaş fotoğrafçısı James Nachtwey'in hayatını anlatan bir belgesel. Vietnam'da çekilen savaş fotoğraflarını gördükten sonra bu işi meslek olarak seçmeye karar veren Nachtwey, sıcak savaş, savaş sonrası hayat, işçilerin hayatları, aids, açlık gibi konuları fotoğraflıyor. Amacı ise çok net, kusursuz devam eden hayatlarımızın dışında başka gerçeklerin olduğuna da dikkat çekmek. Hatta bu isteğini "birileri yapmak zorunda, ben yapmazsam, başkası yapmazsa, kim yapacak" sözleri ile de destekliyor.
Ruanda, 1994. Hutu ölüm kamplarından sağ olarak kurtulmuş bir Tutsi. photo by James Nachtwey

Nachtwey birçok savaş fotoğrafçısından farklı çalışıyor: çok yüksek büyütme değerlerine sahip objektifler kullanmıyor çünkü olaylara yakın olmak istiyor, bir çok sıcak çatışmanın ortasında bulunmuş biber gazından, ensesinin dibinden geçip arkadaşını öldüren kurşun kadar savaşta yer almış. Hatta belgeselde kendisini kurşun geçirmez zannettiğinden de bahsediliyor. 

İzlerken beni  en çok etkileyen tarafı yüzündeki mutsuzluk ifadesi idi.. Aslında bu ifade yıllarını açlık, savaş, mutsuzlukla iç içe geçirmiş insanların arasında geçiren bir adam için gayet doğal olsa gerek. Hoş Nachtwey kendi özeleştirisini de yapmıyor değil.. Zaman zaman başkalarının acılarıyla beslenen makinalı bir vampir olduğumu düşünüyorum diyor belgeselinde.. Öyle korkusuzca yürüyor ki çatışmanın ortasında, acaba görünmez mi diye düşünmek geçiyor insanın içinden.

Açlık ve fakirlik de yine objektifine yansıyan başka gerçekler. İzlerken gerçekten hayatınızda üzüldüğünüz ne varsa hepsinin ne kadar önemsiz olduğunu düşünüyorsunuz zira dünyanın bambaşka bir köşesinde gözümüzün önüne bile getirmekte zorlanabileceğimiz, tahayyül bile edemeyeceğimiz acılar yaşarken insanlar, kendi derdinize üzülmeye utanıyorsunuz işin aslı..
Endonezya, 1998 - Tek kolu ve tek bacağı olan bir dilenci, çocuklarını kirlenmiş bir kanalda yıkarken... photo by James Nachtwey

Nachtwey'in objektifi 90 dakika boyunca yorum yapmaya bile kelimelerin yetersiz kaldığı bir savaş yolculuğuna çıkarıyor sizi belgeselinde. Bosna, Kosova, Güney Afrika, Ruanda, Afganistan, Somali belgeselde savaşın, açlığın ve sefaletin kol gezdiği ve hatta hala gezmekte olduğu yerlerden sadece birkaçı..

Somali, 1992. İnsanlar tarafından yaratılmış olan en büyük toplu katliam silahlarından biri olan kıtlıktan dolayı; açlıktan ölme sınırına gelen çocuk. photo by James Nachtwey
Vaktiniz varsa ve bulabilirseniz 2001 yapımı Christian Frei yönetmenliğinde çekilen bu belgeseli mutlaka izleyin ya da en azından James Nachtwey'in fotoğraflarına bir göz atın..

Persepolis'e para cezası


Tunus mahkemesi, "Nessma TV" adlı televizyon kanalının sahibi Nebil Karui'yi dindar kişilerce kutsal addedilene hakaret eden, Tanrı tasvirinin yer aldığı "Persepolis" adlı çizgi filmi yayımlayarak kamu düzenini bozmaktan suçlu buldu.
Mahkemenin bugün açıkladığı kararında, müvekkili hakkında kamu düzenini bozmanın yanı sıra "kutsal bir unsura hakaret etme" suçlamasının yöneltildiğini belirten savunma avukatı Abada Kefi, kararı temyize götüreceklerini söyledi.
Televizyon kanalının Arapça'nın Tunus'ta konuşulan bir şivesinde dublajlayarak yayına koyduğu film ülkedeki Selefiler tarafından düzenlenen gösterilerle protesto ediliyor.
Kararın açıklandığı mahkeme binasının önü, televizyon kanalı aleyhinde ve lehinde sloganlar atan büyük kalabalıklarca düzenlenen gösterilere sahne oldu. Gösteriler sırasında Selefilerin "Laiklerin Tunus'ta yeri yok" şeklinde sloganlar attıkları görüldü.
Ekim ayında yayımlanan Persepolis, 2007 Cannes Film Festivali'nde jüri özel ödülüne layık görülmüştü.

Rambo geri dönüyor


Ünlü Amerikalı oyuncu Sylvester Stallone, bir Vietnam gazisini canlandırdığı ''Rambo'' serisinin beşincisini çekmeye hazırlanıyor.
65 yaşındaki oyuncu, MTV'ye yaptığı açıklamada, serinin son filminin senaryosu üzerinde çalıştığını ve ''Rambo'nun bu kez Meksika'da uyuşturucu baronlarına savaş açacağını söyledi.
Stallone, ''İlk Kan'' adlı ilk Rambo filmini 1982 yılında çekmişti.
''Rambo''nun Myanmar'da bir grup misyonere yardımcı olduğu serinin 4'üncü filmi 2008 yılında gösterime girmişti.
Bir boksörü canlandırdığı ''Rocky'' serisiyle de ün kazanan Stallone, en son ''Cehennem Melekleri 2'' filminde oynadı.
Bu da size Rambo filmlerinden derlenmiş en iyi 5 sahne;